Saturday, 1 February 2014

Youn Sun Nah Quartet 6 Şubat 2014 Borusan Müzik Evi Konseri öncesi Youn Sun Nah'ın 2013 Albümü Lento

Önce biraz biyografik bilgi verelim: Youn Sun Nah'ın asıl adı Na Yoon-sun ve 1969 Güney Kore doğumlu. Annesi bir müzikal oyuncusu, babası ise Kore’nin önemli orkestra şeflerinden. Üniversite eğitimi Güney Kore'de Fransız Edebiyatı üzerine. 1995'te Fransa'ya caz ve vokal eğitimi almak için gidinceye kadar bir müzikaldeki performansının dışında müzikle ilgili pek bir aktivitesini göremeyiz. Fransa'nın bir çok ünlü caz okulunda geçen eğitiminin ardından 2009'da başlayan ACT ile olan birlikteliğine kadar tam 5 tane albüm görürüz: Reflect(2001), Light for The People(2002), Down By Love(2003), So I Am...(2004), Memory Lane(2007). Bu dönem Fransa'da kendi beşlisi ile çok çeşitli mekanlarda performans verdiği ve yavaş yavaş Avrupa'da tanınır hale geldiği bir dönem olarak değerlendirilebilir. Aynı süre zarfında Kore'den aldığı sayısız ödülün yanında Jazz à Juan Concours'tan alınan Grand Prize ve New York'taki en önemli caz mekanlarından Jazz At Lincoln Center tarafından yapılan davet dünya sahnesine de çıkmasını sağlar. Çok çeşitli türde performansların yer aldığı ilk 5 albümün ardından 2008 çıkışlı olan ancak 2009'da ACT'den yayımlanan Voyage albümü ile Youn Sun Nah'ın kariyerinde çok önemli bir yeri olan ve daha önce David Bowie ve Dee Dee Bridgewater gibi isimlerin aldığı Chevaliers of the Ordre des Arts ödülünü görürüz. Bu sırada listelerde üst sıralar, bir çok ödül ve cesaret verici eleştiriler hakkıyla alınmaya başlar. 2010'da yine ACT'den yayımlanan ve çok dikkat çekici bir Metallica Enter Sandman "cover"ı da içeren ve aynı yıl Fransa'da en çok satılan caz albümü olmayı başaran Same Girl albümü ile yılın neredeyse tümünün konserle geçtiği, ECHO tarafından Stacey Kent ve Lizz Wright gibi adayları geride bırakarak en iyi uluslararası vokal ödülünün alındığı ve kariyerin tepe yaptığı bir süreç başlar. 2013 yılında ACT'den Youn Soun Nah'ın son albümü Lento çıkar. Albüm, her tür dinleyiciyi bir anda kendisine çekebilecek besteleri ve Youn Sun Nah'ın başarılı vokal performansı sayesinde çok beğenilir. İnanılmaz ilgi toplayan konserlerle geçen ve bir çok ünlü caz festivalinde sahne alınan bitmek bilmeyen turneler peşi sıra gelir ve hala devam eder. Albüm 2013’te German Gold Jazz Ödülünü alır. ACT’in genel albüm türlerine baktığımızda Youn Sun Nah albümleri, Vocal Jazz olduğu kadar World Music sınıfında da değerlendirilebilir. Üç albümde de ACT müzisyeni kontrbas sanatçısı Lars Danielsson’u ve gitarist Ulf Wakenius’u görürüz. Bunun yanında uzun süreli birliktelik perküsyonist Xavier Desandre-Navarre de bu albümlerde karşımıza çıkar. Bu dörtlüyü genellikle bir arada performans veren iyi dört dost olarak görmek mümkündür artık. İlk ACT albümü Voyage’da trompette Mathias Eick katkısı varken, son albüm Lento’da akordeon katkısı Vincent Peirani’den gelir.



Hatırladığım kadarıyla Youn Sun Nah daha önceden Ulf Wakenius ile 2012'de yine Borusan Müzik Evi'ne konuk olmuştu. 6 Şubat 2014’te Borusan Müzik Evi’ne Lento albümünün turnesi kapsamında gelecek olan ekip perküsyonistin olmadığı quartet formatında olacak. Youn Sun Nah Quartet’te kontrbasta uzun süreli birliktelik Lars Danielsson yerine zaman zaman Simon Tailleu’yu görmekteyiz. Perşembe günü İstanbul’da da dinleyiciler bu basçıyı dinleyecekler. Konserde sizleri nelerin beklediğine dair fikrinizin oluşması için Lento albümünü kesinlikle dinlemenizi tavsiye ediyorum. Ben şahsen, albümde duyduklarınıza göre perküsyon görevlerinin genellikle gitara verildiği, melodik bas ve çello partisyonlarının daha çok akordeon tarafından yürütüleceği bir performans tahmin etmekteyim. Ben bir Ankaralı olarak hafta içi yapılan bu konsere gelemeyeceğim. Ama şarkıdaki gibi, "Orada bir konser var uzakta. Gidemesek de, dinleyemesek de, biz o konserdeyiz." Albümle ilgili ayrıntılı görüşlerim ise şöyle:

Lento albümü genel manada bir çok türden etkilenmiş. Caz, albümün belli yerlerinde özellikle enstrüman icralarında karşımıza çıkmakta. Ancak vokal tarzını Fransız şansonlarının İngilizce seslendirilmesi olarak tanımlayabileceğimiz bir tarzın pop, rock ve folk etkiler altında, kimi zaman klasik müzik dolu kulakların bestelediği anlaşılan parçalara yaptığı türden şeklinde nitelemek mümkün bence.

Albüm “title track” ile başlar. Lento bir çok manaya gelir. Korsika adasındaki Fransız komününün adı olduğu gibi, müzikte çok yavaş bir tempoya veya disko etkisi altındaki elektronik bir türe de verilen isimdir. Parçanın ismi ve bestesi aslında Alexander Skrjabin'in Prelude op. 16 Nr. 4 in E minor adlı eserinden ve temposundan esinlenilmiştir. Beraber çokça performans veren Ulf Wakenius'un ve Lars Danielsson'un eşliği ve vokalin olmadığı kısımlardaki duo performansları oldukça başarılı. Youn Sun Nah bu parçadaki hafif “reverb”lü ve naif vokali ile aslında diğer iki ACT albümünden daha sakin bir albümle karşımızda olduğunu anlatır gibi.

Youn Sun Nah bestesi Lament, Lars Danielsson ve Xavier Desandre-Navarre'nin sanki dakikalardır devam ediyormuş da biz odaya girdiğimizde ortasından yakalamışız gibi tonlayan o kusursuz ritminin üstüne Vincent Peirani'nin ömrümüze ömür katan etkileyici akordeonu ile başlar. Youn Sun Nah, parçaya üçlü ana temayı verdikten sonra hem “lament”in kelime anlamını anlatacak şekilde matem ve ah çekme havasında, hem de çaresizlikle cesurluğun karmaşasında bir manifestoyu ifade eder gibi kendinden emin sözleri okuyarak girer. "Hiç bir şeye hazır değilim"dir ana fikir. "Ne daha fazla ilerleyebilirim, ne de geri gidebilirim". Lars Danielsson'un o artık içimdeki hassas almaçlarla garip bir ilişki içerisinde olan melodik bası ortalığı çok karıştırmadan sadece her bir dörtlünün başındaki notaları basarak ilerler. Ancak nasıl kontrollü uzar o bas ve nasıl şarkının en önemli karakterlerinden biri olmuştur o toprak ana gibi "ben olmadan hayat olmaz" diyen özgüveni; dinlemeden anlamanız zor. Eskiden beri Lars ile beraber çalan perküsyonist Xavier Desandre-Navarre'yi bu parçada standart ritim aletleri ile olduğu kadar “cajon”u ile de görürüz. Özellikle Youn Sun Nah'ın ilk yokuşu geride bıraktığı anlarda o tansiyonu bir adım yukarı taşımada “cajon”u hiç boş bırakmayan vuruşlar parçanın ana karakteristiklerinden birini oluşturur. Parça bence Youn Sun Nah'ın bütün diskografisi içerisinde vokal karakteristiğine en uygun parçalardandır. Son derece net cümlelemelere sahip olan Youn Sun Nah bu parçada bütün enstrümanların üzerinde her ayrıntısı ile hissedilebilen ağır başlı, çekici, karakteristik ve renkli bir doku oluşturur. Öyle teknik açıdan sınırları zorladığı akrobatik vokali ile bizi bizden alan parçalardaki performanslardan olmasa da su gibi akan vokaldeki iniş çıkışlar sözlerin fonetik yapısı ile inanılmaz uyumlu olduğu gibi duygusal anlamları da telaffuzlarda verebilen niteliktedir. Sonlara doğru tansiyonun artışına grup elemanları tümden katkı sağlar: Youn Sun Nah daha ince tona geçer, Vincent Peirani akordeonu daha sık ve dar aralıklarda kapatıp açar, Lars Danielsson ölçü başlarında telleri daha hızlı, daha çok ve daha kısa çeker, Xavier Desandre-Navarre ise fazladan vuruşlar ekler standart ritme. Şarkı, tansiyonun en yükseldiği yerde manifestoyu uzun ve etkileyici bir sonla bitiren Youn Sun Nah'ın ardından ekip elemanlarının bir kaç ölçü daha çalmayı devam ettirip bir anda bitirmesi ile sona erer. Sesler sanki havada asılı kalmış gibidir. Parçanın canlı performanslarında zaman zaman perküsyonun yokluğunda ritmin gitarıyla Ulf Wakenius'a teslim edildiğini, Lars Danielsson'un yayıyla Vincent Peirani'ye destek olduğunu ve daha minimal bir icranın gerçekleştirildiğini de hatırlatalım.

Nine Inch Nails'in çokça “cover”lanan parçası Hurt, Youn Sun Nah'ın inanılmaz derinlikteki vokali ile baştan yaratılmış gibidir. Ulf Wakenius'un keskin gitar tonu ile başlayan parça ikilinin etkileyici uyumunu bir kez daha gözler önüne seren duo bir performanstır.  Gitarın ve vokalin sade duosunda bile ikili tansiyonu başarılı bir şekilde yer yer yükseltip düşürebilmektedirler.

Youn Sun Nah'ın Vincent Peirani ile bestelediği Empty Dream, ismiyle müsemma bir büyük boşlukta seslere tutunduğunuz bir beste ve icradır. Performans vokalin sözsüz bir ninniyi mırıldanması gibi başlar. Ardından Lars Danielsson ile yapılan duo bir icraya tanık oluruz. Lars Danielsson burada Youn Sun Nah'ın melodik ve güçlü sesine tam da olması gerektiği gibi eşlik sunar. Sonrasında akordeonun ve perküsyonun devreye girmesi ile şarkı çözülür. Özellikle akordeonun verdiği büyülü atmosfer uçan bir halıda hissettirir dinleyiciyi.

Ulf Wakenius'un karakteristik bestelerinden biri olan Momento Magico'da Youn Sun Nah ve Ulf Wakenius'un uzun süreli birlikteliklerinin ne derece üst düzeyde bir performans oluşturabileceğini dinlemekteyiz. Youn Sun Nah tamami ile sözsüz şarkının başından sonuna gitarın her notasına oldukça hızlı ve keskin scat eşlikler sunar. Gitar mı önden gider vokal mi anlamak zordur. Bu da uyumun ne kadar başarılı olduğunu göstermektedir. Özellikle Youn Sun Nah'ın en kalın notaların hemen ardından en incelere çıktığı bölümler ve kesintisiz bir şekilde tek bir nefeste tırmandığı yokuşlar büyüleyicidir. Duo girizgahın ardından, geri kalan üçlünün çok ani, tanımlı ve tansiyonu yerinde bir şekilde sahneye geldiğini görürüz. Oldukça organik bir beşli dinleriz parçanın ana gövdesinde. Ritim üçlünün “duo”muzu yalnız bıraktığı sakin bölgeler, Ulf Wakenius'un sonlara yakın verdiği muhteşem solo ve Youn Sun Nah'ın hemen ardından verdiği ders niteliğindeki vokal performans şarkıyı albümün en önemli icralarından biri yapar. 

Youn Sun Nah bestesi Soundless Bye, Lars Danielsson'in ana temayı solo olarak vermesi ile başlar. O kontrbas çalınırken alınıp verilen nefesler ve Youn Sun Nah'ın gitar & akordeon ikilisi ile birlikte verdiği melankolik hava gerçekten eşsizdir. Bu parçada özellikle başarılı İngilizce telaffuzlara ve vurgulara dikkat edilmesini tavsiye ediyorum. 

Youn Sun Nah'ın Vincent Peirani ile yaptığı beste Full Circle, neredeyse barok gitar gibi tonlayan bir Ulf Wakenius girizgahı ile başlar. Oldukça akıcı bir melodi çoğunlukla akordeon üzerinden yürütülür. Xavier Dessandre-Navarre askeri marşları hatırlatan ritimleriyle stüdyoda hem bir perküsyonist hem bir davulcu aynı anda performans veriyormuş gibi hissettirir. Youn Sun Nah bu parçada kendi vokaline de eşlik eder.

Stan Jones'un country türündeki Ghost Riders in the Sky'a yapılan cover da oldukça dikkat çekicidir. Xavier Desandre-Navarre'nin renkli ve sert perküsyonu aynı özelliklere sahip vokalle albümün en enerjik ve cüretkar performanslarından birini sunar girişte. Ardından giren gitar, bas ve akordeonun uyumu gerçekten şaşırtıcıdır. Youn Sun Nah nakarat bölümünde eşsiz bir tiyatral vokalle bence tarihe imzasını atar. Vokale ait yüksek “pitch”ler inanılmazdır. Gırtlak nağmeleri, rock vokale gidiş gelişler ve bütün bunlar olurken enstrümanlarının başındaki müzisyenlerimizin harika uyumu ortaya çok etkileyici bir performans çıkarmıştır. 

Waiting bir Lars Danielsson ve Caecilie Norby bestesidir. Bu sebeple ana dilini konuşur rahatlıkta kontrbasını (çoğu zaman Lars'ın çellosunu efekt yardımıyla bas gibi çaldığını da gördüğümden burada çello da kullanılmış olabilir.) gitar gibi çalan Lars Danielsson'un şarabın kadehe dolması gibi Youn Sun Nah'a doğru akmaya başladığında dilimiz tutulmuş bir vaziyette olanları seyrederiz. Loop sayesinde havada asılı kalan Lars Danielsson'un ritimlerine yine Lars Danielsson bu kez çok eski zamanlardan seslenen çellosu ile eşlik eder. Aralarda çok küçük gitar katkıları da duyarız. 

Kore anonimi Arirang parçası müzik kutusundan çıkıyormuş gibi tonlayan basit seslerin ana melodiyi vermesinin ardından dalga seslerini perküsyondan vermeyi başaran Xavier Desandre-Navarre'nin ve Lars Danielsson ile Ulf Wakenius'un parçaya girmesi ile başlar. Hemen ardından duyduğumuz Youn Sun Nah kendi topraklarına dönmüş havada süzülen güzel bir kuş gibidir. Geleneksek Kore vokallerine göre kenarları biraz daha yumuşatılmış bir performanstır dinlediğimiz.

Youn Soun Nah bestesi New Dawn'ın çello girişinde parça neredeyse Pachabel'in Canon in D'sini andırır. Burada meselesi geçmişken albüm genelinde bestelerin ciddi bir klasik müzik etkisi altında olduğunu düşündüğümü tekrar hatırlatmak isterim. Sonrasında gelen etnik perküsyon parçanın çello ve akordeon baskınlığında geçen geneliyle ilgi çekici bir tezat oluşturur. Youn Sun Nah yine açıkça seçilebilen vurguları ve karakterli sesiyle alıştığımız kalitesinde bir icra sunar bize bu son parçada.

Albümün kayıtları, miksajı ve masteringi 2012 yılının sonbahar aylarında ilk ACT albümünden beri ismini gördüğümüz Lars Nilsson tarafından kaliteli işleriyle ünlü Göteborg’daki Nilento Stüdyolarında gerçekleştirilmiştir. 

No comments:

Post a Comment